HASAN MERT KAYA / KAYIP İZLER ATLASI – Jean Baptiste van Mour olmasaydı büyük bir ihtimalle Lale Devri’nin görsel hafızası oldukça eksik kalacaktı. İstanbul’a 1699 yılında geldi van Mour. Flaman asıllıydı ve maiyetinde gelmiş olduğu Fransız elçisi Marquis Comte de Ferriol onun hem şansı hem de şanssızlığı olmuştu.
Protokol dinlemeyen elçi: Ferriol
İstanbul’da on yıl süre ile Fransa elçisi olarak kalan Ferriol, şehirde kaldığı süre içerisinde bir dizi diplomatik krize imza attı. Bir elçiden çok, kural tanımayan Avrupalı bir burjuva gibi davranan Ferriol, İstanbul’daki ilk skandalı 05 Ocak 1700 tarihinde, Topkapı Sarayı’nda gerçekleşen elçi kabulü esnasında yaşandı. Ferriol selefi olan kendisinden önceki elçi ve beraberindeki kırk kişiye yaklaşan maiyeti ile birlikte sadrazam tarafından karşılanarak selamlandı. Osmanlı sarayına sunacağı evrakları ve hediyelerini verdikten sonra hilatleri giydirildikten sonra artık sıra sultanın huzuruna çıkmaya gelmişti.
Ferriol sultanın bulunduğu mekâna girmek üzereyken üzerindeki gösterişli kaftanının altında duran uzun kılıcı görevlilerin dikkatinden kaçmadı ve kılıcını bırakması söylendi. Ancak Feriol bu duruma çok sinirlenip etrafa bağırarak “bu kılıcı belinden sadece kendi kralının alabileceğini, başka birisine silahını teslim etmektense canını teslim edeceğini, silahını asla çıkarmayacağını” söyledi.
Saray görevlileri ile Ferriol arasında büyüyen ağız dalaşı arbedeye dönüştü ve silahını çıkarmadığı takdirde sultanın yanına kesinlikle giremeyeceği söylendi. Kılıcını çıkarmayan elçi sonunda sultanla görüşemeden saraydan kovuldu ve getirmiş olduğu hediyeler de kendisine geri gönderildi. Bu Ferriol için Topkapı Sarayı’nı ilk ve son görüş oldu. İstanbul’da kaldığı on yıl boyunca bir daha saraya giremedi.
Söz konusu on yıl boyunca da elçilik binasında rahat durmayan Ferriol bol gürültülü partiler, kutlamalar verdi. Hatta saltanat kayığına benzer bir kayık yaptırdı ve bir daha aynı geziyi yaparsa kayığının batırılacağı söylendi kendisine. Çılgınlıklarının, aşırılıklarının sonu gelmeyen Ferriol artık Osmanlı-Fransız ilişkileri için bir soruna dönüştü ve en nihayetinde şehirdeki Fransız tacirler ile özel hekiminden oluşan bir heyet tarafından görevinden azledildi.
Ferriol’un hatırası: Van Mour’un kıyafet albümü
Fransız Büyükelçisi Marquis de Ferriol’un beraberindeki Hollandalı ressam Van Mour’a yaptırdığı 100 resim ile Türklere ait bazı törenleri anlatan kıyafet albümü, elçinin İstanbul yıllarına ait kuşkusuz en değerli hatırası oldu. Yaptığı eserler ile ileride Fransa kralından “Kralın Doğudaki Özel Ressamı” (Peintre Ordinaire du Roy en Levant) ünvanını alan van Mour, Osmanlı elçi kabul törenlerini ve Lale Devri İstanbul’unu bütün ayrıntılarıyla resmetti. Jean Baptiste van Mour’un yaptığı 102 tablo, gravür tekniği ile çoğaltıldı ve meşhur “Osmanlı Kıyafet Albümü” adlı koleksiyonu içeren albümü kısa sürede tüm Avrupa’ya yayıldı. Bu albümü yayınlayan kişi de van Mour’a çizimlerin siparişini veren eski elçi Comte de Ferriol’dan başkası değildi. Ressam van Mour’un İstanbul sevgisi ve hayranlığı onu 1737’de Galata’da yaşamı son bulana kadar şehirde tuttu.
Belge niteliğinde
Avrupa’dan Osmanlı topraklarına gelen ressam ve seyyahlar İstanbul’a gelen elçileri, Osmanlı saray yaşamını, kentin anıtsal yapılarını resmettiler. Hazırladıkları şehir panoramaları, kıyafet albümleri doğunun merak edilen egzotik dünyası algısı ile Avrupa’da yoğun bir talep görüyordu. Bu akım aynı zamanda oryantalizmin de ayak sesleriydi. Jean Baptiste van Mour da İstanbul’a gelip yerleşen ve hayatının sonuna kadar bu akımın izinde İstanbul’da yaşayan başarılı bir ressamdı.
Van Mour saray hayatının ötesinde İstanbul’un günlük halk yaşamını da betimleyen eserler verdi. Süslenen, dans eden ya da hamamda yıkanan kişileri, sema yapan dervişleri, kısacası konu aldığı resimler yaptı. İstanbul’daki sarraf, Rum düğünü, Türk düğünü, Mevlevi dervişlerin yemeği, Arnavut askerlerin portresi ve en ilginci Patrona Halil tasviri ressamın unutulmaz çalışmaları arasındadır. Pera Müzesi koleksiyonlarında yer alan van Mour’a ait birbirinden güzel eserler sanatçının İstanbul’daki hatırasını yaşatmaya devam ediyor.