İyi Parti Sözcüsü ve Medya İlişkileri Başkanı Prof. Dr. Kürşad Zorlu, Irak’ın kuzeyinde 12 askerin şehit olması ardından iki siyasi parti dışında parlamentoda grubu bulunan diğer partilerin ortak bir kınama metni yayımladığını hatırlatarak, “Siyaset üstü böyle bir konuda milletçe bir ve beraber olmamız gerekirken; maalesef bazı siyasi partilerimiz meseleyi siyaset kulvarında değerlendirmeyi tercih etti.” dedi. Ayrıca Zorlu, “Çağrımıza rağmen 24 saat içinde 12 şehit vermek; millî bir sorun değilmiş, millî bir acı değilmiş gibi hâlâ millî yas ilan edilip edilmemesi gerektiği tartışmalarının yürüdüğü bir ülke hâline getirildik. Suudi kralının vefatını millî bir yas unsuru olarak değerlendirmedeki hızı ve kararlılığı; birileri, 12 şehit verdiğimizde gösteremiyor. Bu ülkede millî yas ilan etmek için kaç şehit vermek gerekmektedir?” diye konuştu.
İyi Parti Sözcüsü ve Medya İlişkileri Başkanı Prof. Dr. Zorlu, Başkanlık Divanı toplantısı ardından genel merkez binasında kameraların karşısına geçti.
Pençe-Kilit harekât bölgesinde 24 saatte 12 askerin şehit olduğunu hatırlatan Zorlu, “Öncelikle şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet; kederli ailelerine ve yakınlarına sabırlar diliyoruz. Milletimizin başı sağ olsun. Bizim için dün Habur’da davul zurnayla terörist karşılamak ya da teröristlerin sözde mahkemelerine göz yummak ne ise bugün PKK’yı temize çekecek, siyasete alet edecek her girişim aynıyla vakidir” dedi.
“Meseleyi siyaset kulvarında değerlendirmeyi tercih ettiler”
Şehit haberleri ardından İyi Parti olarak milli yas ilan edilmesi için çağrı yaptıklarını, Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu’nun ise ortak bildiri yayımlanması için girişimde bulunduğunu
aktaran Zorlu, “İki parti dışında parlamentoda grubu bulunan diğer partilerle ortak bir kınama metni yayınlandı. Siyaset üstü böyle bir konuda milletçe bir ve beraber olmamız gerekirken; maalesef bazı siyasi partilerimiz meseleyi siyaset kulvarında değerlendirmeyi tercih etti” ifadesini kullandı.
“Millî yas ilan etmek için kaç şehit vermek gerekiyor?”
Milli yas ilan edilmemesine tepki gösteren Zorlu, “Çağrımıza rağmen 24 saat içinde 12 şehit vermek; millî bir sorun değilmiş, millî bir acı değilmiş gibi hâlâ millî yas ilan edilip edilmemesi gerektiği tartışmalarının yürüdüğü bir ülke hâline getirildik. Suudi kralının vefatını millî bir yas unsuru olarak değerlendirmedeki hızı ve kararlılığı; birileri, 12 şehit verdiğimizde gösteremiyor. Bu ülkede millî yas ilan etmek için kaç şehit vermek gerekmektedir?” diye sordu.
“Operasyonları destekliyoruz”
Irak’ın kuzeyindeki operasyonları desteklediklerini vurgulayan Zorlu, “Buradaki terör yataklarının ivedilikle kurutulması en büyük temennimizdir. İyi Parti’miz “hür ve müstakil” siyasetinde gücünü milletinden alan bir parti olarak; terörü siyaset üstü bir devlet meselesi olarak görür ve bu mücadelede devletinin ve Türk milletinin yanında saf tutar. Gelinen noktada milletimize siyasette yeni bir iktidar alternatifi, yeni bir yol açma konusundaki haklılığımızı bir kez daha görüyor ve aziz milletimizin bizi her geçen gün daha iyi anlayacağına inanıyoruz” değerlendirmesini yaptı.
“Operasyonların hedeflerinin meclisimizle paylaşılması büyük önem taşıyor”
“Bununla birlikte yapıcı muhalefet anlayışımızın bir gereği olarak şu tespit ve kaygılarımıza dikkat çekmek istiyorum” diyen Zorlu, “Özellikle 2013’ten itibaren Suriye-Irak hattında bütünleşik bir süreç yönetimi yürüten PKK-PYD terör örgütünün, son dönemde Türkiye içerisinden daha çok Irak’ta Sincar-Mahmur hattında ve bu bölgeyle de entegre edilen Suriye’nin kuzeyinden eleman temin ettiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla hâlen Mehmetçiğimizin Irak’ın kuzeyindeki operasyonel alanına yönelik terör unsurlarının kuluçka merkezi burası hâline gelmiştir. Dolayısıyla şimdi bu aşamada süregelen operasyonların siyasi, askerî ve stratejik hedefinin de bizlerle, özellikle meclisimizle paylaşılmasının büyük önem taşıdığına inanıyoruz. Zira silahlı kuvvetlerimizi bu hedefler doğrultusunda icra görevi üstlenmektedir” şeklinde konuştu.
“Terör örgütü PYD ayrılıkçılık yolunda bir adım daha attı”
PYD’nin, Suriye’nin kuzeydoğusunda, anayasa taslağı olarak lanse ettiği bir belge ile ayrılıkçılık yolunda bir adım daha attığını dile getiren Zorlu, “Önce Suriye’de özerk bir yapı isteyen PYD, sonrasında federalizm çıkışını gerçekleştirmiş; bugün ise 12 Aralık’ta açıkladıkları ‘Anayasa’ adıyla öne sürülen bir belge ile ‘demokratik konfederalizm’ kavramını devreye sokmuşlardır. ABD eliyle IŞİD’e karşı bir operasyonel ortaklığa dönüşen PYD-PKK desteği, son birkaç yılda giderek siyasal bir proje hüviyeti kazanmıştır” dedi.
“Türkiye hangi tedbirleri alıyor?”
Söz konusu ilerleyişin, Türkiye gündeminde yeterince yer bulmadığını belirten Zorlu, “PKK terör örgütünün ve terörist başı Öcalan’ın kullandığı biçimiyle “demokratik konfederalizm” kavramı yeni yapının anahtar kelimesi olarak tekrarlanmıştır. Söz konusu metnin beşinci maddesinde ‘Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi, Suriye Demokratik Cumhuriyeti’nin bir parçasıdır’ ifadesi yer almaktadır. Oysa ‘Suriye Demokratik Cumhuriyeti’ diye bir devlet bulunmamaktadır. Bu ifadeler bile bir ayrılıkçılığın gelmekte olduğunu, hedeflerinin ne kadar olgunlaştığını gösteren ciddi bir ipucudur” ifadesini kullandı.
Zorlu, “Türkiye buna karşı hangi tedbirleri almaktadır? Aynı şekilde Telrıfat, Münbiç hattında selam eden bağlantının koparılması için daha ne bekleniyor?” sorularını yöneltti.
“Öcalan’a özgürlük isteyenler terör örgütün eylemlerine hizmet ediyor”
“Terörist başı Öcalan’a ‘sayın’ diyenlerin, terörü ve teröristi allayıp pullayanların, Öcalan’a özgürlük isteyenlerin kuşkusuz bu örgütün kanlı eylemlerine ve fikriyatına hizmet etmiş sayılacağını” söyleyen Zorlu, “Hâl böyleyken Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan bir partinin yöneticilerinin, bir süredir cüretini artıran bir biçimde terörist başı Öcalan’a övgüler düzmesi ve özgürlük çağrısı yapması dikkatten kaçmamalıdır. Bu tutum, en son mevcut siyasi iktidarla birlikte yol yürüdükleri sözde çözüm süreci ikliminde de gün yüzüne çıkmıştı” şeklinde konuştu.
Zorlu şöyle devam etti:
“Söz konusu partinin açıklamalarına bakıldığında bir yandan terörist başı ile Kürt kökenli vatandaşlarımızın bağdaştırılmaya çalışıldığı ve yine bu eksende Öcalan’a tecrit kaldırılsın şeklinde seçim öncesi planlı bir pazarlık alanı açmak istedikleri anlaşılmaktadır. Bakın terör örgütü PKK’ya desteğini her fırsatta açıkça ifade eden HDP, yeni ismiyle DEM Parti’nin Eş Başkanı Tuncer Bakırhan tarafından 23 Aralık 2023 günü terör örgütünün argümanları tekrarlanmıştır. Hatta ülkedeki ekonomik krizin çözülebilmesinin terörist başına özgürlük verilmesi ile mümkün olacağı gibi skandal sözler sarf etmiştir. İyi Parti olarak bu vahim açıklamaları şiddetle reddediyor, yüce Türk milletini tehdit etmenin kimsenin haddine olamayacağını kendisine hatırlatıyoruz. Hiçbir modern demokraside bir siyasi parti parlamentoda o ülkenin terör örgütü listesine aldığı ve hâlen büyük mücadeleler verdiği bir örgütü övemez, özendiremez; örgüt elebaşına özgürlük talep edemez. PKK’nın konuşlandığı dağlarda teröristlerle el ele, diz dize pozlar veren vekiller ise Türk milletinin Gazi Meclis’teki temsilci olamaz.”
“Bütçe; şehitlerin, şehit yakınlarının ve gazilerin bütçesi değil”
Bütçe görüşmelerine değinen Zorlu, “Merkezi Yönetim Bütçesi, aslında hükûmetin önceliklerinin de bir göstergesidir. Harcamaların dağılımı hangi alanlara öncelik verildiğini gösterir. Gelirlerin dağılımı ise bu harcamaların finansmanında toplumumuzun hangi kesimlerine ne kadar yük bineceğini anlatır” değerlendirmesini yaptı.
Ek bütçe dâhil 2023 bütçesinin binde 11,3’ünün, şehit yakını ve gaziler programına ayrıldığına işaret eden Zorlu, “Oysa Meclis’teki bütçe teklifinde bu oranın 2024’te binde 9,3’e düşeceği, 2026’da ise binde 8,9’a ineceği tahmin ediliyor. Merkezî Yönetim Bütçesi’nin 2023’e kıyasla yüzde 99,4 artacağı ama şehit yakını ve gaziler programının ödeneğinin, yüzde 63,1 artacağı söyleniyor. Sadece bu verilere baktığınızda dahi bu bütçenin şehitlerin, şehit yakınlarının ve gazilerin bütçesi olmadığını anlıyorsunuz” dedi.
Burada bir tezat gördüğünü söyleyen Zorlu, “Hükûmete sizlerin huzurunuzda şunu sormak istiyorum: Sizin öğretmek için bütçeden ciddi kaynak ayırdığınız dinin esasları da şehidi, şehit yakınını yüceltirken sizin yaptığınız bunun tam aksi değil mi?” diye sordu.
Şehit er ailesinin 11.858 lira maaş aldığını kaydeden Zorlu, “Bazı aileler oransal olarak bunun daha da azını almaktadır. Geçen hafta üç şehit yakını baka ulaştı. Geçinemediklerini ancak vakur duruşlarından dolayı bunu kimseye anlatamadıklarını ifade ettiler. Açlık sınırı altındaki bu maaş kabul edilebilir değildir. Ocak ayından geçerli olmak üzere şehit yakını maaşlarının en düşük memur maaşı düzeyine taşınmasını teklif ediyoruz” açıklamasını yaptı.
“Özel’e yönelik Manisa’daki bazı vatandaşlardan gelen tutumu doğru bulmuyoruz”
Zorlu basın toplantısı ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Ortak bildiriye imza atmayan CHP’de, Genel Başkanı Özgür Özel’in konuya ilişkin açıklaması sorulan Zorlu, “Şuradan başlayayım; Sayın Özel’e yönelik Manisa’daki bazı vatandaşlardan gelen tutumu doğru bulmuyoruz. Bunlar böylesine önemli bir günde görmememiz gereken bir fotoğraf. Aslında tam da İyi Parti’nin duruşuyla alakalı bir değerlendirmedir. Biz terör meselesi başta olmak üzere milli güvenliğimizi ilgilendiren konuları partiler üstü görüyoruz. Bu hassasiyetle meselelere yaklaşarak politika üretiyoruz. Son olay da, bizim ötenden beri sürdürdüğümüz bir tavırdır. Cumhuriyet Halk Partisi bir süre önce başka bir bildiriye imza atmıştır örneğin. Orada da ortaklaşma alanı vardı. Doğru da yapılmıştır. Ancak bizim attığımız adıma dikkat ederseniz, biz elbette Mehmetçiğimizin, silahlı kuvvetlerimizin bu mücadelesinde onların yanındayız. Terör örgütlerine karşı böyle bir günde milletçe bir ve beraber olduğumuzu gösterebilmek, terör örgütüyle mücadelede, o propaganda sistemine karşı olmak için çok önemli bir noktadır. Bu noktadan asla taviz verilemez. Biz bu duruşu gösterdik ama bunu gösterdikten sonra da bu operasyonların daha güçlü, daha sonuç alıcı hale getirilmesi için de tespit ve önerilerimizi paylaşmaktan geri durmayız. Bu konuda İyi Parti’ye getirilen eleştiriyi haksızlık olarak görüyorum” dedi.
İyi Parti’nin Ankara ve İstanbul adayları
İyi Parti’nin yerel seçimlerdeki Ankara ve İstanbul adaylarının belirlenmesindeki süreç sorulan Zorlu, “Böyle bir günde bu konulara çok girmek istemiyordum ama milletimizle birlikte iktidar alternatifi bu yolculuğu kıymetli bir noktaya taşıyacağımıza inanıyoruz. Bu inançla Ankara ve İstanbul’da göstereceğimiz adayları elbette önemsiyoruz. Sayın Genel Başkanımız bu hafta bu konuyla ilgili bir çalışma yürütecekler. İstanbul ve Ankara’da, milletvekillerimizle ve diğer paydaşlarımızla görüş alışverişine devam ediyoruz. Bazı isimler olmakla birlikte, tam olgunlaşmadığı için sizlerle paylaşamıyoruz. İnşallah yeni yılla birlikte bu adaylarımızı açıklamaya devam edeceğiz. Belki grup toplantımızda bu hafta bazı katılımlar olabilir. Bununla birlikte Ankara’nın bazı ilçelerini belki açıklayabiliriz” yanıtını verdi.
Dışişleri Komisyonu’nda İsveç oylaması
TBMM Dışişleri Komisyonu’nun İsveç oylaması için toplanacağı hatırlatılan Zorlu, “Biz bir önceki komisyonda kaygılarımızı ve siyasi iktidarın bu meseleyi sürekli siyaset malzemesi olarak kullanması yoluyla aradığı cevapları ne kadar bulabildiğini sorduk. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri de dahil olmak üzere, komisyona olgun ve bizi tatmin edici değerlendirmelerde bulunamadılar. Örneğin 60’ın üzerinde terörist iadesinin istendiği ancak 1 sınır dışı olduğunu ifade etmişlerdi. Yarın yeni bir değerlendirme süreci olacak. Biz de sorularımızı soracağız. Yarına kadar yetkili kurullarımızla da görüşerek kararımızı komisyonda açıklamış oluruz” şeklinde konuştu.